Çarşamba, Mayıs 20, 2009

Net Alan Derinliği - 2

Çoğu portre fotoğrafında görmüşsünüzdür, fotoğrafı çekilen kişinin kendisi genelde net ama arka plan tamamen fludur yani arka plan fotoğraftan uçurulmuş ve portresi çekilen kişi fotoğrafta öne çıkarılmıştır. Bu çok açık diyafram ile çekim yapılmasından kaynaklandığı kadar kullanılan objektif ve fotoğrafı çeken kişinin konuya olan uzaklığı ile de alakalıdır.

Genelde uzun odaklı objektifler yani tele objektifler ile yapılan çekimlerde, kullanılan diyafram değerinden bağımsız olarak bir kısıtlı alan derinliği oluşur. Çünkü tele objektiflerde alan derinliği, objektifin doğası gereği azdır. Geniş açı objektiflerde ise daha fazla alan derinliği vardır. Bu nedenle manzara fotoğraflarında genelde sonsuza yakın bir net alan derinliği arandığı için, manzara fotoğraflarında daha çok geniş açı objektifler tercih edilir.

Öte yandan, çekilen konuya ne kadar yakınsak, alan derinliği de o derecede azalır. Aynı şekilde konuya olan uzaklık arttıkça, net alan derinliği de artar. Aslında aşağıdaki diagram bunu gayet güzel açıklıyor.



Dolayısıyla, çok kısıtlı bir net alan derinliği arıyorsak çektiğimiz fotoğrafta, uzun odaklı bir objektif kullanıp konuya mümkün olan en yakın yerden çekim yaparsak amacımıza ulaşabiliriz. E tabii diyaframı da açtığımızı söylememe gerek yok sanırım. Ama dikkat edilmesi gereken bir konu var ki çok yakın çekimlerde net alan derinliği bazen gerçekten çok az bir alan için geçerli olabilir.


Fotoğraf: Kemal Kestelli

Bu fotoğrafa dikkatlice bakarsanız, sol gözün net ama sağ gözün net olmadığını görürsünüz. (Sizin bakış yönünüze göre sol taraf) Öte yandan, kızın alnına düşen perçemleri de net değilken perçemin arkasında sol göz ile aynı hizaya gelen saçın ise net olduğunu görebilirsiniz. Bunun sebebi, hem kullanılan diyaframın f/1.8 olması hem de konuya olan yakınlık. Kullanılan objektif aslında bir tele objektif değil, 50 mm sabit lens, ama dijital makinalardaki fokal çarpan faktörü sebebiyle teleye yakın bir objektif haline geliyor.

Bu durum özellikle makro fotoğraflarda daha da belirgin hale geliyor. Makro fotoğraflarda diyaframı ne kadar kısarsanız kısın, net alan derinliği milimetrelerle ölçülüyor.

Dolayısıyla net alan derinliğine hakim olup onu yönetebilmek, çekilen fotoğrafa göre çok büyük önem arzettiği gibi aynı zamanda çekilen fotoğrafa göre zorluğu artabiliyor. Bu nedenle de genelde çoğu fotoğrafçı, manuel çekim modu yerine diyafram öncelikli çekim modunu tercih ediyor.

Pazartesi, Mayıs 18, 2009

Net Alan Derinliği

Net Alan Derinliği

Daha önceki Pozlama ve Diyafram başlıklı yazımda, diyaframın ne olduğunu anlatmış ve diyaframın net alan derinliğini yönetmek için kullanıldığını belirtmiştim. Ancak net alan derinliğini daha sonraki yazılara bırakmıştım.

Net alan derinliği, fotoğrafı çekilen konunun önünde ve arkasında net olarak fotoğrafa çıkan alanın büyüklüğünü anlatmak için kullanılan bir terim.

Bu net alanın 1/3 oranında kısmı, fotoğrafı çekilen konunun önünde yer alırken, 2/3 oranında kısmı ise konunun arkasında yer alır.

Madem, diyafram net alan derinliğini yönetmek için kullanılıyor; bunu nasıl yapabiliriz?

Hatırlarsanız, diyafram değeri rakamsal olarak küçüldükçe (f/1.8, f/2.8 gibi), diyafram açılıyordu ve diyafram değeri rakamsal olarak büyüdükçe de (f/11, f/16 gibi), diyafram kısılıyordu.

Aslında kural çok basit. Açık diyaframlarda, net alan derinliği azalır yani fotoğrafı çekilen konunun önünde ve arkasında fotoğrafa net olarak yansıyan alan azalır (çoğu zaman da sadece konu net çıkar).

Fotoğraf: Kemal Kestelli

Kısık diyaframlarda ise net alan derinliği artar.

Fotoğraf: Kemal Kestelli

İlk etapta çok karışık gelmiş olabilir. Belki şu örnek daha yardımcı olacaktır. Farzedin ki, durakta otobüs bekliyorsunuz ve gözleriniz çok uzağı görmüyor ve yaklaşan bir otobüs var. Hangi numaralı otobüsün geldiğini görmek için gözünüzü kısmaz mısınız?

Aslında daha net görebilmek için gözünüzü kısmanız, fotoğrafta net alanı arttırmak için diyaframı kısmanız ile aynı şey. Net alanı azaltmak istiyorsanız bu sefer de diyaframı açmanız gerekecek.

Cuma, Mayıs 08, 2009

Flaş Senkronizasyonu

Tüm makinalarda yer alan flaşların belli bir maksimum flaş patlatma hızı vardır. Fotoğrafı çekerken flaş açıksa bu hızdan daha yüksek enstantane hızı kullanamıyorsunuz ne yazık ki.

Bu maksimum hızın ne olduğunu öğrenmenin basit bir yolu, kullanıcı kılavuzunu okumak tabii ki. Ancak daha da basit bir yolu var. O da çekim modu kadranınızı P moduna getirmek ve fotoğrafınızı çekmek. O sırada makinanın otomatik verdiği enstantane hızı, flaşınızın maksimum patlama hızıdır, yani senkronizasyon hızıdır.

Ama bu genelde herkese söylenen yöntemdir ve sonuçları da her zaman doğru değildir.

En doğru bilgi kullanım kılavuzunda yazar. Ama kaybettiyseniz, şu yöntemi de deneyebilirsiniz.

Makinanızın menüsünde flaş ayarlarına gelin. Burada flaş senkronizasyonu diye bir seçenek olacaktır ve altında da iki tane opsiyon. Bu opsiyonlardan bir tanesi otomatik diğeri de sabit bir enstantane hızı olacaktır. Bu sabit enstantane hızı aslında makinanızın maksimum flaş hızıdır.

Genelde P modunda 1/60 saniye seviyelerinde belirlenir enstantane ama bu menü içerisinde göreceğiniz değer bundan daha hızlı olacaktır. Örnek vermek gerekirse bu değer Canon EOS 40d için 1/250 saniyedir.

Pazartesi, Mayıs 04, 2009

Pozlama Telafisi

Daha önceki çekim modları ile ilgili yazımda, diyafram ve enstantane öncelikli çekim modlarından bahsetmiştim. Bu modları kullanırken hep doğru pozlamaya göre anlatmıştım. Ancak bazı fotoğraflarda, bazen doğru pozlama istenilen etkiyi yaratmıyor ne yazık ki.

Bu gibi durumlarda istenilen etkiyi yaratmak adına, pozlama telafisinden yararlanabilir.

Hatırlarsanız doğru pozlamanın 0 değeri ile gösterildiğinden bahsetmiştik. Fotoğraf makinalarının içinde -2’den +2 değerine kadar giden bir pozlama skalası var.

- işareti eksik ya da az pozlama olduğunu gösterirken + işareti de fazla pozlama olduğunu gösteriyor.

Manuel çekim modunda çekim yaparken vizörden baktığınızda, netleme sırasında, -1, +1/3, -1/2 gibi bazı değerler görürsünüz. Bu değerler, manuel olarak sizin girmiş olduğunuz diyafram ve enstantane sonucu oluşan pozlamanın değerleri aslında. Yani -1/3 gibi bir değer çıkıyorsa, bunun anlamı, makinanın hesaplayıp bulduğu ve doğru pozlama için gerekli olan diyafram ve enstantane değerleri ile sizin girmiş olduğunuz diyafram ve enstantane değerleri arasında 1/3 stopluk bir fark olduğunu ve bu farkın da – yönde olduğunu yani fotoğrafın 1/3 stop az pozlandığını gösteriyor.

Diyafram öncelikli veya enstantane öncelikli çekim modlarında ise, bu skala üzerinde de oynayabilirsiniz. Fabrika çıkışı olarak bu çekim modlarında tüm makinalar için skala doğru pozlama değeri yani 0’a ayarlanmıştır. Siz kullanıcı olarak bu skala üzerinde herhangi bir değeri seçebilirsiniz. Örnek vermek gerekirse, 100 ISO’da siz diyaframı f/8 olarak belirlediniz. Pozlama telafisi skalasında da -1’e ayarladınız. Bu durumda aslında f/8 değerine göre hesaplayacağın doğru pozlama değerine göre 1 stop eksik pozlama için gerekli olan doğru enstantane değerini bul demiş oluyorsunuz siz makinaya.

Aynı zamanda güzel bir iletişim de kurmuş oluyorsunuz makinanızla pozlama telafisi ile.

Mesela enstantane öncelikli çekiyorsunuz ve ortamda ışık çok yok. Sizin ihtiyacınız olan ise titreme olmaması için minimum 1/60 saniye ve ISO’nuz da 100. Pozlama telafisi yapmadınız, yani 0 pozlama değerinde çekim yapıyorsunuz. Işık koşulları az olduğu için makina en açık diyafram değerini vermeye çalışacak ve diyelim ki 0 pozlama için gerekli olan diyafram açıklığı da f/2.8. Ama objektifinizin en açık diyafram değeri f/4 ise, makina size f/4 olarak belirtecek hesapladığı diyaframı ama kırmızı ile gösterecek bu değeri de. Bunun anlamı şu: “0 pozlama değerinde bu değerlerle çekim yapmak istiyorsan kullanman gereken diyafram f/2.8, ama senin en açık diyaframın f/4. Bu şekilde çekim yaparsan 1 stop (f/2.8 ile f/4 arasındaki fark 1 stop olduğu için) daha az pozlama yapmış olacaksın haberin olsun.” Bu durumda da size düşen ya enstantaneyi düşürmek (1/30 mesela) ya da ISO’yu arttırmak. Veya -1 pozlama sizin için uygunsa bu şekilde çekim de yapabilirsiniz. (Ki bu da aslında pozlama telafisini -1’e getirmek ile aynı şey)

Unutulmaması gereken bir şey var, o da pozlama telafisini ancak diyafram öncelikli ve/veya enstantane öncelikli çekim modları ile kullanabiliyorsunuz.

Çekim Modları

Bildiğiniz üzere fotoğraf makinalarında çekim modları kadranında, otomatik, manzara, program gibi hazır çekim modları dışında bir de yaratıcı çekim modları var. Peki bunlar ne anlama geliyor ve nasıl kullanılıyor ?

Yaratıcı çekim modları aslında 3 tane. Manuel, Diyafram Öncelikli ve Enstantane Öncelikli olarak adlandırılıyorlar.

Öncelikle bu 3 çekim modunda da ISO değerini siz belirliyorsunuz. Eğer isterseniz makinanın belirlemesini sağlamak amacıyla Auto ISO fonksiyonu da var ama genelde fotoğraf makinaları yüksek ISO değerleri seçmeye eğilimli. Bu nedenle ISO değerlerini de sizin belirlemenizde fayda var.

Manuel çekim modunda, kullanıcı olarak siz diyafram ve enstantane değerlerini belirliyorsunuz.

Diyafram öncelikli çekim modunda ise, siz diyaframı belirliyorsunuz, makina doğru pozlama için gerekli olan enstantane değerini sizin vermiş olduğunuz diyafram değerine göre pozometresini kullanarak ölçüp buluyor.

Enstantane öncelikli çekim modunda ise, siz enstantaneyi belirliyorsunuz, makina size doğru pozlama için gerekli olan diyaframı veriyor.

Peki hangisini kullanacağız? Fotoğrafa yeni başlayan bir çok insan gibi ben de en başta hep manuel çekim modunu kullanmaya çalışıyordum. Bütün değerlerin nasıl kullanılacağını öğrendim ya, öğrendiğim şeyleri uygulamaya koymaya çalışıyordum ve manuel çekilmeyen fotoğrafı da kopya çekilmiş fotoğraf olarak görüyordum.

Taa ki, manuel çekim modunun aslında çoğu durumda zaman kaybı olduğunu anlayana kadar. Sonuçta manuel çekim modunda, kullanıcı olarak siz hem diyaframı hem de enstantaneyi belirliyorsunuz. Ama biz insanların doğal pozometreleri yok dolayısıyla da verdiğimiz değerler ya eksik ya da fazla pozlamaya sebep oluyor. Yani doğru pozlama yapamadığımız anlamına geliyor. Aynı fotoğrafı birkaç defa değişik değerler ile çekip doğru pozlamaya ulaşmaya çalışıyoruz. Ama bu da manzara fotoğrafı veya durağan bir fotoğraf çekmiyorsak fotoğrafı kaçırdığımız anlamına geliyor.

Neden pozometre özelliğini kullanıp zamandan kazanmayalım. Mesela makro çekim yapıyorsak, biz istediğimiz alan derinliğini veren diyaframı seçelim, bırakalım makina bize o ışık koşulları altındaki enstantaneyi versin. Ya da hareketi dondurmak için gerekli enstantaneyi belirleyelim, makina bize gerekli diyaframı versin. Bu daha basit değil mi?

Genellikle diyafram öncelikli veya enstantane öncelikli çekim modları fotoğrafı çeken kişiye hem kolaylık sağlar hem de zamandan kurtarır. Bu hiç de kolaya kaçmak değil, sadece en doğru fotoğrafı çekebilmek için bize fayda sağlayan bir özellik.