Çarşamba, Aralık 29, 2010

Sevdiğim Fotoğraflardan


Genel olarak fotoğraf çekiminden sonra, arşivleme ve düzenleme sırasında içime sinmeyen fotoğrafları direk siliyorum. Arşivimde kalan fotoğraflar öyle ya da böyle bir şekilde sevdiğim fotoğraflar oluyor sadece. Tabii bunun içinde kötü bir fotoğraf bile olsa o anı belgeleyen tatil fotoğraflarından da bulunuyor, üzerinde çok emek harcayıp ortaya çıkardığım fotoğraflar da. 

Ama bazı fotoğrafların yeri bende ayrı. Bundan sonra mümkün olduğunca sevdiğim fotoğraflarımı belirli aralıklarla paylaşmayı planlıyorum.

İlk paylaştığım fotoğrafı daha SLR makinam yok iken, Canon Powershot S2 IS yarı kompakt makinamla çekmiştim. Yani sene 2008. 1 hafta boyunca yağın kar yağışının olduğu Şubat ayında çekmiştim. Bir pazar günü eşimi evde bırakıp kendimi İstiklal'e attım ve elimde fotoğraf makinam yaklaşık 4-5 saat kar yağısı altında İstiklal'de, Karaköy'de ve Haliç'te dolaşıp çekim yapmıştım. Bu fotoğraf da o günden.

Genel olarak içinde insan ve hayata dair birşeyler bulunan fotoğrafları çok seviyorum. Bu fotoğraf da benim için bu tarzda çekmiş olduğum fotoğraflar arasında ayrı bir yere sahip. Neden derseniz nedeni yok, sadece çok seviyorum bu fotoğrafı.

Bu arada bu fotoğrafın üzerinde bir miktar photoshop var, bunu baştan söyleyeyim :) Amacım bu kar yağışını biraz düşsel hale getirmek olduğu için Photoshop'daki Filter menüsünden Diffuse Glow filtresini uygulamıştım bu fotoğrafa. 

Usta ve profesyonel fotoğrafçıların fotoğraflarını çekim tarihinden en az 3 ay sonra elemeye ve düzenlemeye başladıklarını duymuştum. Ne kadar doğrudur veya her fotoğrafçı için geçerli midir bu yaklaşım bilemiyorum ama gene de arkasındaki düşünce bana çok mantıklı geliyor. 

Çekim esnasında, öyle ya da böyle çekilen fotoğraflarla bir duygusal bağ kuruluyor. İşte çekimden hemen sonra eleme yapıldığı durumlarda, bu duygusal bağ nedeniyle normalde beğenmeyeceğimiz veya sileceğimiz fotoğrafları arşivinde saklıyor olabiliriz. Halbuki çekim anından çok daha sonra arşivlemeye veya düzenlemeye başlanırsa, insan daha acımasız olup daha fazla fotoğraf siliyor ve bu da fotoğraf arşivinin daha kaliteli olmasını sağlıyor. Bu fotoğrafı ben aradan geçen onca zamandan sonra da hala çok seviyorum. Umarım siz de beğenirsiniz.

Bu arada işin kötü yanı ne biliyor musunuz ? Bu fotoğrafın büyük çözünürlüklü hali artık elimde yok. Internete yükleme sırasında, fotoğrafı küçülttükten sonra save as yapacağıma save yaptım ve fotoğraf bu boyutta kaldı. Bundan 1-2 saniye öncesi ve sonrasının da fotoğrafları var ama hiçbirisi bunun kadar içime sinmiyor. Bu yüzden artık her fotoğrafımı save as yapmayı alışkanlık haline getirdim ne olur ne olmaz diye :)

6 yorum:

  1. Fotograf harika... Kirmizi semsiyeli adam ve simitci arabasi bu fotografin bence bas aktorleri.

    Fotografin orjinalinin kazaya kurban gitmesine cok uzuldum. Insan emek verip de, dikkatsizligi yuzunden kaybettigi fotograflara cok uzuluyor. Galiba en guvenlisi orjinaller uzerinde calismamak.

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler :)
    Evet bir anlık dalgınlık anında fotoğrafın orjinali gitti.. Hem de en sevdiğim fotoğraflardan birisinin.. Nasıl içime oturdu anlatamam...
    Bu arada eğer raw çekiyorsan hata yapma şansın sıfıra iniyor, sonuçta küçülttüğün versiyonu jpeg kaydedeceğin için raw versiyonu duruyor olacak...
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir fotoğraf, gözlerimi alamadım. Fotoshop var ama o kadar yerinde ve holi gerçekten masalıs bir kare olmuş. Blogunu yeni keşfettim, fotğrfaları merakla takip edeceğim. Önümüzdeki ay Ajanda dergisinde okuyucuları gülümseten kareleri yayınlayacağız. Katılmak isterseniz memnun oluruz.

    YanıtlaSil
  4. selam, beğeniniz için çok teşekkürler... tabii ki de katılmak isterim seve seve...

    YanıtlaSil
  5. Büşra Aydın19 Mart 2015 17:16

    Çok güzel bir kare ellerinize sağlık. Fotoğrafın büyük halinin gitmesine sizin kadar bende üzüldüm. Aşırı güzel bir kare yakalamışsınız :) bazen aynı save leme hatasını bende yapıyorum :) Tam eve alıp duvara asmalık bir kare olmuş :)

    YanıtlaSil